28 Eylül 2012 Cuma

TOPLUMSAL ETİK DERNEĞİ; "HAYVAN HAKLARI" HAKKINDA


Sayın: Mustafa Nevruz SINACI    
Siyaset Bilimci –Hukukçu, Gazeteci - Yazar
                         
Hayvan haklarında insan haklarını da beraber düşünerek savunmamız gerekmektedir. Ülkemizde, insanlar köpeklerin korkusundan sokağa çıkamıyorsa, sahipsiz köpeklerce parçalanarak öldürülüyorsa, sorumluluğu hiçbir kurum üslenmiyorsa en ideal kanunları yapsanız bile o kanunlar geçersiz kalmaya mahkûmdur. Aşağıda detaylarını verdiğimiz ve “sokak köpekleri ilgili” kanunun uygulayıcısı ve takipçisi Orman ve Su İşleri Bakanlığı başta Büyükşehir ve ilçe belediyeleridir.
Hayvan hakları konusu 1960’ların başından bu yana dünyanın çeşitli yerlerinde ele alınmış, tartışılmış ve bu süreç "Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi"nin kabulü ile sonuçlanmıştır. Türkiye’de ise hayvan hakları ile ilgili ilk kanun tasarısı 1995 yılında Tarım ve Orman Bakanlığınca TBMM’ne sunulmuş ve 1 Temmuz 2004 yılında “Hayvanları Koruma Kanunu” 5199 sayı ile yürürlüğe girmiştir.
Kanunun; hükümet ve TBMM gündeminde bulunduğu 9 yıl boyunca çeşitli kurum ve kuruluşlar lehte veya aleyhte görüş alarak kanunlaşmıştır. Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamalarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.
Kanunun getirdikleri ve amacı incelendiğinde hayvanların genel olarak korunmasını kapsamakla birlikte, en çok sokaklardaki sahipsiz kedi ve köpeklerin rehabilitasyonuna yönelik olduğu görülecektir. Kanunun çıkarılmasının ana nedenlerinden bir tanesi ve belki de en önemli gerekçesi sokaklardaki sahipsiz hayvanların belediyelerce sokak ortalarında öldürülmesidir. Bu durum; etik anlayışa uymamaktadır.
Kanun yürürlüğe gireli yaklaşık yedi yıl olmasına rağmen ülkemizde bu sorunla ilgili pek bir şey değişmemiştir. Kanunun uygulamasını yapacak Orman ve su işleri Bakanlığı’nın konu ilgili bir alt yapısı mevcut değildir. Kanun TBMM’nde görüşülürken bu durum hiç dikkate alınmamıştır. Bakanlığın merkez ve taşra örgütlenmesi orman hizmetleri ağırlıklıdır; personel istihdamı ve iş planlaması da bu hizmetler göz önüne alınarak yapılmaktadır. Hayvanları Koruma Kanunu, Bakanlığa yeni ve bünyesine uygun olmayan görevler yüklemiştir. Bakanlığın bu yapısı ile bunun üstesinde gelmesi mümkün görülmemektedir. Kanunun getirdiği görevler veteriner hekimlerinin uğraşı alanlarına girmektedir. Oysa Bakanlığın bünyesinde 10 civarında veteriner hekim bulunmaktadır.
Kanunun omurgasını teşkil eden sahipsiz sokak hayvanlarının rehabilitasyonunu yapacak olan belediyelerin konu ile ilgili olmaları gereken çok mesafe bulunmaktadır. Her şeyden önce sokak hayvanlarına bakış açılarını ve onların yaşam hakları olduklarına kendilerini inandırmaları, ona göre bütçe, personel, araç-gereç tedarik etmeleri ve uygun bir alt yapı oluşturmaları gerekmektedir. Kanunu ülke genelinde uygulayacak Bakanlığın bu yapısı ile bu işi yapması mümkün görülmemektedir. Bunu yapabilmesi için merkezde bu işlerle ilgili bir genel müdürlük, taşrada ise il müdürlükleri bünyesinde bu işlerle ilgili şube müdürlükleri ve her ilçede de teşkilatlanması, gerekecektir. Her şeyden önce bu iş için ayrılmış bütçe gerekmektedir. Kanunun çıkış nedeni olan sahipsiz sokak hayvanlarının sayılarının kontrol altına alınması için kısırlaştırma önemli bir çare olarak görülmelidir. Belediyelerin yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu işleri önemsemeleri ve imkânlarını buna göre ayarlamaları gerekmektedir. Başlangıçta ülke genelinde kamu ve bu işle ilgili sivil toplum kuruluşlarının topyekûn bir kısırlaştırma kampanyası başlatarak üremenin azaltılmasını sağlamaları belediyelerimizin işlerini kolaylaşacaktır.
Sahipli ve sahipsiz tüm kedi ve köpeklerin kayıt altına alınarak, sahipli kedi ve köpeklerin sokağa terk edilmeleri halinde sahiplerinden para cezası alınmalıdır. Bu paralar bir fonda tutularak yine sokak hayvanları için sarf edilmelidir. Yeterli barınaklar yapılarak sahipsiz kedi ve köpekler bu barınaklara yerleştirilmelidir. Hayvanlara, acı, ızdırap ve eziyet çektirerek ölümlerine sebep olanlara idari para cezası yerine ceza kanunlarına konulacak hükümlerle cezalandırılmalıdırlar.
            Medeni ülkelerde sokaklarda başıboş dolaşan, insanlara saldıran, sahipsiz köpeklere rastlanamaz. Çünkü merkezi ve mahalli idareler kesinlikle görevlerini aksatmayarak kanunları uygulamaktadırlar. Büyük şehirlerde insanlar, sokak köpeklerinin korkusundan sokağa çıkamaz durumdadırlar. Bu sorun, sürüncemede bırakılarak büyümektedir. Sorunun çözümü için ilgililer ve yetkililerin ciddi adım atmalarını beklemekteyiz. Her konuda en iyi kanunları yapıyoruz. Ama kanunlara vatandaşlar uymadığı gibi maalesef denetimde yeterli olamıyor. Onun için kanunları çiğneyenlere hak ettikleri ceza verilemiyor.
Saygılarımızla… Ankara, 24.09.2012
                                                                                              
AHMET AKGÜN
Yönetim Kurulu Adına
                                                                                                          Genel Başkan
İLETİŞİM:
Toplumsal Etik Derneği Genel Merkezi
0532. 434 32 32 - 0543. 409 29 39
e-mail: ahmet.akgun06@hotmail.com